GÖREME
Avanos'a hayran kaldığımı belirtmeliyim. Kesinlikle yaşanılacak yer. Avanos'tan sonraki durağımız Göreme oldu. Göreme'ye varınca öncelikle bir wc bulup tipimizi düzeltelim dedik. Bir de hava oldukça sıcak olmaya başlamıştı. Bu yüzden arada mola verip, gidip yüzümüzü ve ayaklarımızı yıkamaya çalışıyorduk. Yoksa o kadar yürüyüşü o ayaklar kaldırmazdı.
Göreme'de bisiklet kiralayalım dedik ama fiyatı yüksek geldi bize. O yüzden hediyelik eşyalara verdik paramızı.
Havalanında başıma bela olan bebeğim. Bacak kısmında tel olduğu için çantanızda maşa mı var demişti görevli.
Göreme'de çokça el yapımı hediyelikler mevcut. Teyzeler küçük küçük satış yerlerinde hoş sohbetleriyle karşılıyor sizleri.
Bölgenin mimarisi müthiş. Mağara evler, taş evler muazzam. Yapılardaki taş işçiliğine hayran kaldım. Arsızca otellerin bile fotoğraflarını çektim. Bu arada bu sene oldukça az turist vardı bölgede.
Bir caminin çatısına çıkarak çektiğimiz fotoğraf.
ÜRGÜP
Göreme'nin de sokaklarını iyice arşınladıktan sonra Ürgüp'e gitme vaktimizin geldiğini anladık. Aldığımız tarife göre durağa gittik yine. Orada bizim gibi turist bir çift vardı İstanbul'dan gelen. Onlarla ahbap olduk. 3 genç gezmemize baya imrendiler. Ürgüp minibüsündeyken etrafı inceleyerek geliş güzergahında nerede ineceğimize karar verdik.
Ürgüp'e varınca tanıştığımız çift bizimle gezmek istedi lakin biz biraz hızlı hareket edince vazgeçtiler.
medrese
Ürgüp'te ilk olarak Aşıklar Tepesi'ne (Temenni Tepesi) gitmemizi önerdiler. Biz de oraya doğru çıkarken yolumuzun üstündeki bu külliyeye (cami ve medrese) girdik. Bizi iki bayan karşıladı. Oranın mutfağında çalışıyorlardı. Çay ikram etmek istediler biz de bir tur atıp yorulup öyle gelelim dedik. Böylece çıktık oradan.
Temenni Tepesi'nin manzarası çok güzel. Ara sokakları daha güzel. Ara sokaklarda dolaşalım biraz da.
Temenni Tepesi ve etrafını dolaştıktan sonra Medrese'ye geri döndük. Çaylarımızı içip, bayanlarla sohbet etmeye başladık. Çok sıcak kanlı insanlardı. Gece kalmamız için evlerine dahi davet ettiler (Evlerinde erkek olmayacağını vurgulayarak). Biz kalamayacağımızı aynı gün Kayseri'ye geçmemiz gerektiğini söyledik.
Medresede görevli hocalar da yanımıza gelip selam verdiler. Nereden geldiğimizi vs. sordular. Kız kardeşim ve Sümeyye'de Sultanahmet Medresesi'nde kaldığı için muhabbet bu yönde uzadı. Kendileri de bize karşı çok olumlu davrandılar.
Bayanlardan birinin küçük yaştaki oğlu yanıma kağıt kalem getirip bana itfaiye çiz dedi. Çocuğa itfaiyesini de çizdim.
Çocuğun elindeki oyuncağa bakarak çizdim.
Çaylarımızı içtik, telefonlarımı şarj ettik, namazımızı kıldık. Sonra kalkalım dedik. Ben çaylar için ücret ödememiz gerektiğini düşündüm. Bunu sorunca; ne ücreti, ikramımızdı yanıtını aldım ve çok utandım. Allah razı olsun, çok iyi insanlardı. Bir daha fırsatımız olursa, oraya yine gideriz.

Ve karşımızdaki manzara. Temenni Tepesi de görünüyor.
Açık Hava Müzesi
Ürgüp turumuzu da tamamlayınca tekrar Göreme'ye giden minibüse bindik. Dönüşte Açık Hava Müzesi'ne gitmeye karar vermiştik. Orada indik. Müzeye girişte Müze Kart geçiyor. Müze Kart yoksa yetişkin 30 tl. Bu müzeye mutlaka girmemiz gerek deyip girdik.

Burada ne olduğundan bahsedeyim biraz. Hristiyanlığın ilk dönemlerine ait kiliseler, şapeller, yemekhaneler ve manastırlar yer alıyor. Hepsi mağaralar içinde yer alıyor. Mağaraların tavanlarında ve duvarlarında çok sayıda İncil'den sahnelerin betimlendiği freskler yer alıyor. Hristiyanlığın ilk zamanlarında insanların çoğu okuma bilmediği için kiliselere bu tür resimler çizilerek, insanlara dinleri öğretilmeye çalışılmıştır. Ayrıca kiliselerin bir çoğunda özellikle giriş kısmında boş mezarlar olduğunu göreceksiniz. Bunun sebebini tam olarak bilmiyorum. Sanırım rahiplerin mezarları bu şekilde kilise içinde yer alıyor. Kilise içinde fotoğraf çekimi yasak. Bunun sebebi de fresklere zarar vermesi.
Bu Karanlık Kilise. Girişi için ekstra 10 tl vermemiz gerektiği için girmedik. Kilisenin önünde netten fotoğraflarına bakıp yolumuza devam ettik ^^
Müzeyi gezmeyi bitirince giriş kısmında banklara oturup dinlenelim dedik. Yanımıza Malezya'lı turistler geldi. Karşımıza oturdular. Biz sohbet ederken bize bakıyorlardı. Sonra yüzümüzü onlara çevirince birlikte fotoğraf çekebilir miyiz dediler. Biz de olur deyince kadınlar tek tek gelip foto çektiler. Karşımızdaki kadınla İngilizce konuşmaya başladım. Baya konuştuk sonra Whatsapp'tan ekleşelim dedik yapamadık. Mail adreslerimizi verdik birbirimize. (Shikin'le arkadaş oldum. İlk kez yabancı müslüman bir arkadaşım oldu)
Açık Hava Müzesi'nden Göreme'ye kadar yürüdük. Göreme'ye varmadan daha aşağıda deve gördük. Kızlar koşa koşa aşağı inince ben de peşlerinden gittim. Bir deve eksik kamıştı zaten =D
Devenin sahibi Roman bir abimizdi. Çok sıcak kanlıydı, deveye biniş fiyatını da kişisine göre belirliyordu. Sağolsun bize baya uygun bir fiyat söyledi. Üçümüzde bindik. Yalnız deveye binmek çooook daha zevkliydi. Devenin sahibi de hoş muhabbetli olunca çok eğlendik biz. Biz bindikten sonra insanlar deveye binmek için sıraya girdi yalnız.
Nevşehir turumuzu bu şekilde tamamladık. Göreme'de Kayseri biletlerimi aldık. Saat 17.00 de otobüse bindik. Nevşehir'de hiç yemek yemedik. Sadece sabah yaptığımız kahvaltıyla dolaştık. Ve tabi sürekli su içtik. Böylesi daha hafif oldu. Bu arada Avanos'taki sabah maceramızdan annem ve babamın hala haberi yok. Niye olsun ki zaten =) Daha sonraki gezilerimize engel oluşturur.
Kayseri'de görüşmek üzere...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder