Merhabalar
İstanbul'da bu aralar tam sonbaharı yaşıyoruz. Ağaçların yaprakları sararıp dökülmeye başladı. Hava kapalı ve arada yağmur yağıyor. Camda yağmur damlalarını görmeyi özlemişim. Çayını ya da kahveni alıp bişeylerle uğraşmalık havalar.Tam bu kısmı yazarken burnuma yeni demlenmiş çay kokusu geldi :) Ben evde olduğum için daha çok radyo dinleyip kitap okuyorum. Son okuduğum kitap Osmanlı Toplum Hayatı isimli bir kitaptı. Osmanlı toplum hayatını divan edebiyatından beyitlerle anlatıyor. Kitap oldukça güzel. Ancak Osmanlıca sözlüğümü bulamadığımdan şimdilik ara veriyorum. Çünkü beyitlerin tamamını anlayamıyorum. Telefona Osmanlıca sözlük de indirebilirsin diyebilirsiniz. Ama ben kitaplara dokunmayı daha çok sevdiğim için e-kitap olayına karşıyım. (Sözlükte dahi) Teknoloji ne kadar ilerlerse ilerlesin kişinin evinde kitap olmalı.
Etrafımdaki kişiler dinlediğim müziklerin hep soft,sakin ve hüzünlü olduğunu söylüyorlar. Farkettim de sanırım haklılar. Hareketli müzikler hayal kurmamı engelliyor. Lisedeyken otobüste Ursula L. Guin'in Yerdeniz serisini bitirdim. Kitapları okurken de hep Led Zeppelin dinledim. Şimdi ne zaman Led Zeppelin dinlesem o anları hatırlarım.
Bugün aslında amacım Country tarzından bahsetmekti ama konuyu çok dağıttım. Country'nin benim için çok ayrı bir yeri var. Country Bob Dylan' dan
ibaret değildir (iyiki de değil). Uzun saatler, özellikle yolculukta
dinleyebileceğiniz bir tarz. Ki ben country çalan kafeleri daha bir seviyorum.
Bu tarzdaki şarkıları daha çok filmlerden duyup sonrasında araştırıyorum.
Şimdi size güzel iki şarkı sunacağım. İlki country denince alka ilk gelen Marty Robbins.
Sonraki ise son zamanlarda keşfettiğim bir şarkı. Sonbaharın bu güzel
günlerinde dinleyebileceğiniz muazzam şarkılar.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder