20 Ekim 2015 Salı

taş ustası

  Merhabalar sevgili dostlarım
Ahh bugün çok yoruldum. Neden mi? Çünkü işsizim ve ne bulsam yapıyorum.
 Bugün bir workshopa katıldım. Uzun zamandır erken kalkmamıştım. Doğrusu özlemişim sabah koşuşturmacasını. Neyse saat 9' da gittim atölye yerine. Geleneksel yöntemlerle taş işleme atölyesine. Mimar, restoratör, arkeolog,inşaat mühendisi gibi mesleklerden yaklaşık 15 kişiydik.  Koruyucu olarak, eldiven, solunum maskesi, gözlük,bone ve tulum verildi. Hobbit bunların kaçını kullandı derseniz, yalnızca iki tanesini. Gözlük ve solunum maskesi.
  Ustamız, taş işleme malzemelerini bize tanıttı. Daha sonra kendinize bir taş seçin dedi. Bende geçtim bir taşın başına. Benim seçtiğim malta taşıymış. Sert ve güzel bir taştı benimki. Üstüne desenimi çizdim.




 Çekicin özel bir adı vardı ama unuttum bile. O metal uzun şeyde 'çöp'. Ucu elmasmış. Başka malzemeler de var ama ben üç tane kullandım sadece.  İlk oymaya çalışırken, çekici vuruyorum vuruyorum ama mübarek taşta en küçük bir çizik bile olmuyordu. Elim alışınca daha sert vurmayı başardım ama. Hocanın da yardımı ve yönlendirmesiyle biraz oyunca şöyle bir şey ortaya çıktı


  Yalnız taşı işlemek hiç kolay bir şey değil. Bir kere o çekiç çok ağır. Sol elimde çöp, sağ elimde çekiç tüm gün uğraştım durdum. Kendimi çok sıktığım için ellerim çok acıdı.  Bileklerim de biraz fazla güçsüz ve ince olduğu için çok zorlandım. Ayakta çalıştığımız için akşama doğru her tarafımın tutulduğunu hissettim. Ha bir de eldivenle iş yapılmadığı için taşın tozunu her yerime bulaştırdım.
  Benim taşım baya güzeldi. Mermer işleyen bile var -.-


Bugünlük taşın bu kadarını oydum. Yarın yine devam edip inşallah bitiricem. İşin içine böylesine girip taşı yakından tanıyınca binaları ve onları yapan ustaları daha iyi anlıyorum. Bir yapının karşısına oturunca, taşını işleyen ustasını tahayyül edebiliyorum.
Hepsinin ellerinden öpüyorum.
Büyük ustalarımızın.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder