Bir Garip Gezi 4 - Göreme, Ürgüp

GÖREME

 Avanos'a hayran kaldığımı belirtmeliyim. Kesinlikle yaşanılacak yer. Avanos'tan sonraki durağımız Göreme oldu. Göreme'ye varınca öncelikle bir wc bulup tipimizi düzeltelim dedik. Bir de hava oldukça sıcak olmaya başlamıştı. Bu yüzden arada mola verip, gidip yüzümüzü ve ayaklarımızı yıkamaya çalışıyorduk. Yoksa o kadar yürüyüşü o ayaklar kaldırmazdı. 

  Göreme'de bisiklet kiralayalım dedik ama fiyatı yüksek geldi bize. O yüzden hediyelik eşyalara verdik paramızı.

Bir Garip Gezi 3 - Nevşehir, Avanos

 Gezi yazılarımı yazmakta çok geç kaldığımın farkındayım. Mayıs-Haziran arasında gerçekleşen gezinin yazılarını Eylül'de yazıyorum -.-

  Malatya'dan ilk olarak geçmek istediğimiz yer Kayseri'ydi, üstelik trenle. Ama tren saatleri bize uymayınca otobüsle Nevşehir'e geçmeye karar verdik. Tabi karar verdik ama biletimizi hemen almamız mümkün olmadı. Sümeyye akşam saatlerinde ablasının mezuniyet törenindeyken biz de evde bilet ayarlamaya çalışıyorduk. 21.45 arabasına bilet alalım dedik, online işlemlerde problem olduğu için alamadık. Telefonla denedik şansımızı o da olmadı. Saat 21.30 olmuştu ve biz hala evdeydik. 

15 TEMMUZ

Yüksek Lisans Maceram

 Merhabalar.

Oldukça uzun bir aradan sonra bloguma döndüm. Yazmaya vakit bulamadım desem yalan olur, fazlasıyla üşengeçlik.  En son gezi yazılarımı yazıyordum ve yarım bırakmıştım. O sıralarda yüksek lisans başvuruları başlamıştı. Başvurular zihnimi fazlasıyla meşgul ettiği için yazmaya yanaşmadım. 

  İlk başvurduğum Mimar Sinan Üniversitesi'nin Rölöve-Restorasyon alanıydı. Ve mimarlık bölümü öğrenci alımında branş sınavı yapıyordu.  Sınavda ne sorduklarına dair hiç bir bilgim olmadığı için, sanat ve mimarlık tarihine çalıştım yaklaşık bir hafta. Sınava kalem ve silgimle gittim ki, meğerse sınavda çizim de soruluyormuş. Üniversitenin internet sitesinde buna dair hiçbir bilgi yoktu.  Neyse ki oradaki kızlarda fazla eskiz kağıdı ve cetvel vardı. İki saatte sınavı bitirdik. Benim gibi Mimarlık Ana Bilim Dalı'nda yükseğe başvuracaklara bilgi olması açısından buraya detayları yazmayı istiyorum. 

 Sınavda üç soru vardı. İkisi yorum ve teorik karışıktı biraz. Bir tane soru şu şekildeydi: ''Güncel restorasyonlardan 5 örneği olumlu ve olumsuz yanlarıyla eleştiriniz.'' Bir diğer soru restorasyonla ilgili iki farklı yönetmelik maddelerinde

Bir Garip Gezi 2-Maraş, Afşin

 Yazımın ikinci kısmından merhabalar. Malatya'dan Afşin'e doğru giderken yerel bir radyo açıktı. Aşık Mahsuni Şerif'in şu şarkısı çalmaya başladı. Siz de dinleyerek okumaya devam edebilirsiniz. 

 Doğrusunu söylemek gerekirse pek türkü dinleyen biri değilim. Neşet Ertaş'ı bile vefatından sonra tanıma fırsatım oldu. Aşık Mahsuni'nin bu türküsünü de çok beğendim. Kendisi de Afşinliymiş zaten. Gezerken kulaklıkla müzik dinlememeye özen gösterdim. Orada gezerken arabalarda, otobüslerde çalan yöresel şarkıları dinledim hep. Böylesi daha hoş oluyor. İnsanın zihnine o yer, o anda çalan şarkıyla kazınıyor. 

Bir Garip Gezi 1-Malatya

Günpınar Şelalesi

 Merhabalar efenim =) Uzun süredir yoktum, İstanbul dışında gayet güzel, eğlenceli günler geçirdim. Bilirsiniz ki İstanbul benim için bir tanedir. Her şeyiyle severim bu güzel kenti. Ancak son zamanlarda insanlar akın akın buraya gelirken bizler kaçacak yerler aramaya başladık. Böylesi bir geziye çok ihtiyacımız vardı. 

 Ani bir kararla 3 kişi gidiş planlarımızı yaptık. Ben, kız kardeşim Esma ve bir arkadaşımız Sümeyye. İlk planımız Malatya'ya gitmek idi. Sonrasında Kayseri, Nevşehir, Maraş ve Urfa ile turumuzu tamamlamayı planlamıştık. Planlamıştık derken yalnızca gidicez diye aklımıza koyduk. Nerede kalacağımız ya da gidiş biletlerimizi tabi ki de ayarlamamıştık.  

Le Ballon Rouge / Kırmızı Balon

 Merhabalar 

Uzun bir aradan sonra izlediğim bir filmle karşınızdayım. Son zamanlarda çok fazla film izlemiyorum. Çünkü filmleri birileriyle birlikte izleyince daha zevkli oluyor. Tek başına bir filmi izleyip, o anda filmin verdiği duyguları hissedenin yalnızca siz olduğunu bilmek üzücü bir şey. Normalde kız kardeşim evdeyse birlikte izleriz. Ya da arada sırada kuzenim Asya ile izleriz filmleri. Ama ikisi de evde olmayınca mecburen tek izliyorum. Daha doğrusu izlemiyorum.

Filmime geleyim artık değil mi   

 Filmin ismi Kırmzı Balon. 1956 Fransa yapımı. Albert Lamorisse' e ait bir kısa film. 36 dakika sürüyor yanlış hatırlamıyorsam.  Yapımcısını araştırdım lakin başka filmi yokmuş. Yalnızca yarım saatlik bir film ama üzerinden 60 sene geçmesine rağmen hala izleniyorsa son derece başarılı bir yapımdır.

Sadullah Paşa ve Yalısı

Yine yeniden bir kitapla sizlerleyim. Bol resimli, harika bir kitap.

Yem yayınları gerçekten çok güzel bir kitap hazırlamış. Bunu diğer yapılar için de sürdürmesini isterdim. Öncelikle yalı mimarisi hakkında bilgi vermekle başlamışlar. Ki burda Kahire örneği beni oldukça şaşırttı.

Osmanlı Şehri

  Merhabalar

Sanırım son zamanlarda üşengeçliğim üzerimde. Yazacak çok şeyim olduğu halde elim bir türlü klavyeye gitmedi. Ama bugün farklı, bugün son zamanlarda okuduğum kitaplardan bahsedeceğim. İlk kitabım, başlığında ismi olan Turgut Cansever'in kitabı.

Kitaba geçmeden şunları söylemek istiyorum. Farkettiğiniz gibi okuduğum kitaplar genel olarak mimari ve tarih ile ilgili. Bunun sebebi elbetteki mesleğim. Ama bir insan hiç mi hikaye okumak istemez ya da fantastik bir kitabı eline almaz?  

Japonya'dan Gelen Bir Dost

  Merhabalar =)

Çarşamba günü Japonya'dan gelen bir dostumla buluştum. Haha değişik bir gündü. Kendisiyle 3 sene önce tanışmıştım. Çok soğuk bir gündü ve kardeşimi beklerken ısınmak için Yeni Cami'ye girmiştim. Yanıma bir bayan geldi, ben de oturabilmesi için biraz kenara kaymıştım. Derken muhabbete başladık. İsmi Mika ve Japonya'dan geliyormuş. Yalnız Japon aksanıyla konuştuğu İngilizce'sini anlamak oldukça zordu. Baya konuştuk yine de, aslında Koreliymiş ama Japon biriyle evli olup Japonya Osaka'da yaşıyormuş. Beni evine Japonya'ya davet etmişti. Telefon numarasından ev adresine kadar bilgilerini vermişti. Sonrasında kız kardeşim gelince birlikte fotoğraf çekinmiştik ve ayrılmıştık. Arada sırada mail yoluyla haberleştik.

Küçük Ayasofya Cami

  Merhabalar

İstanbul'da yaşıyorsanız eğer keşfedeceğiniz çok yer var demektir. Kendinize uygun mekanlar bulmak sizin için özel bir durumdur. Herkeslerin bilmediği bu tür yerlerde vakit geçirerek daha doğal daha bir kendiniz olursunuz. Hele İstanbul gibi kalabalık bir yerde sakin yerler bulmak epey zor. Çok güzel, kaliteli mekanları var lakin ben sıkılıyorum böyle yerlerde. Zaten bir yerde uzun saatler oturmayı da sevmiyorum. O yüzden kendime uygun bir kaç mekanım var. Size bunlardan birini anlatacağım bugün. Hazır pazar günündeyiz, yolunuz düşerse ya da yakınlarında oturuyorsanız bir gidin derim. 

Webtoon

Uzun bir aradan sonra merhabalar =)

 Sonunda bahar geldi. Daha önce kış geldi diye sevinmiştim. Şimdi de aynısını bahar için hissediyorum. Çiçek açan ağaçları görmek çok hoşuma gidiyor. 

 Bu aralar webtoon okumaya başladım. Webtoon'un ne olduğunu soracak olursanız eğer, 

şuraya bakınız. Çünkü ben bu siteden okuyorum. Lakin İngilizce olarak. Türkçe'ye çevrilmişleri de mevcut farklı sitelerde. 

  Mangaları bilirsiniz basımı yapıldığı için renksiz ve çizimleri oldukça ayrıntılıdır. Webtoon'lar ise renkli ve diyalog kısımları daha azdır. Daha etkili olması için, kimisinin arkasına müzik koyuyorlar ya da arada hareketli kısımlar olabiliyor. Webtoon'lar benim daha çok hoşuma gidiyor. Hem renkli olması hem de çizimlerin güzelliği size dizi izliyormuş havası veriyor. Dolayısıyla ben, basit çizimlileri pek tercih etmiyorum. Şu ana kadar okuduklarıma gelecek olursam. Bir kaç tane okudum. İki tanesinin de çevirilerini bekliyorum.

Okuyup bitirdiğim ilk webtoon

Sherlock Özel Bölüm

  Merhabalar

Geçen gün Sherlock'un, yayınlanan özel bölümünü izledim. Sherlock severler beklemeyin, hemen izleyin =)

Malum BBC, en son yayınlanan bölümü unutana kadar, yeni bölüm yayınlamadığı için...

Buyrun fragmanla başlayın isterseniz. Ben son izlediğim bölümleri, şahsen pek hatırlamıyordum. İzledikçe hatırladım. 

Ulu Hakan

Uzun bir aradan sonra merhaba =) 

 Dün Sultan II. Abdülhamid'in vefat yıl dönümü idi. Allah rahmet eylesin, Ulu Hakan'ın bu coğrafya için yaptıkları ödenemez.

 Size geçenlerde bitirdiğim kitaptan bahsetmek istiyorum. 

Sultan Abdülhamid sürekli bahsedilen, bir dönüm noktası padişahıdır aynı zamanda. Daha genç yaşlarımda o dönemi çok da merak etmiyordum. Lisede edebiyat dersinde o dönem edebiyatı bolca anlatılırdı. Jön Türkler'den yine bolca bahsedilirdi. Sultan Abdülhamid dönemi için yalnızca istibdat dendiğini hatırlıyorum. O dönem, tarih dersinde de net bir şekilde anlatılmadı.

Senfonik Metal

  Lisede ben de metalciydim. Bizim zamanımızda lisede metalci olmayan az kişi vardır herhalde. Ya da benim okuduğum lisede durum böyleydi. Uzun yıllar metal dinledim. Yalnızca metal değil tabi. O zamanlar rock revaçtaydı daha çok. Yeni albümler yeni gruplar çıkıyordu. Biz de takipteydik doğal olarak. Hala rock dinlerim ama metali o kadar fazla dinleyemiyorum. Eskisi gibi dayanıklı değilim sanırım =) Ama müzik de her detayını değerli bulduğum bir tarz var ki, o da senfonik metal. Bu tarz müziği yapan fazlaca grup yok. Ama sayıca az olan her bir grup da birbirinden güzel. 

  İlk grubumuz Haggard. Alman bir grup. Bir ara 21 kişilerdi ama şu anda daha az kişiden oluşuyor. Türkiye de defalarca hatta İstanbul dışında da konser vermiş bir grup. En son 2008'de albüm çıkarmışlardı. Yeni bir tane yapsalar ne güzel olurdu. Biraz fazlaca bağırdıkları şarkıları var ama bence kulaklığınızı takıp dinleyin. 

Kış müzikleri

  Selamlar

Dışarıda hala kar yağıyor.  Lapa lapa hem de. İstanbul en son ne zaman bu kadar kar gördü, ben hatırlamıyorum. Daha önce de defalarca söylediğim üzere bir kış çocuğu olarak kışı ve karı seviyorum. Şemsiye taşımayı da seviyorum =) Kışın giyinmeyi, kar yağarken yürümeyi, beyaz çatılara bakmayı seviyorum. Kış tam benim mevsimim. E o zaman size bu güzel kış günlerinde dinleyebileceğiniz bir kaç müzik önereyim. İlki Loreena Mckennitt'ten gelsin.