26 Kasım 2015 Perşembe

Sherlock

  Merhabalar sokak sakinlerim. Şöyle taburelerinize oturun. Anlatacaklarım var. Size sık sık bahsedeceğim kişilerden biri kız kardeşim. Adı Esma, benden iki yaş küçük ve şu anda Üniversitede. Sultanahmet'te öğrenci evinde kalıyor. Kendisinin biraz değişik,eğlenceli bir karakteri var. Esma'yla olan anılarımı ara ara anlatacağım.
  Geçen hafta sonu pasta yapmıştım. Kız kardeşime de pasta yaptığımı söyleyip eve çağırdım. Ama ödevleri olduğu için gelemedi.  Neyse bir iki gün geçti. Kardeşim mesaj attı. Senin yüzünden rezil oldum diye =D Canı nasıl pasta çektiyse, uykusunda 'pastaa, pastalaaar' diye sayıklamış. Normalde uykusu ağır olan oda arkadaşları bile onu duymuşlar =D Çok güldüm duyunca.  Bu hafta sonu gelsin yine yapıcam pastayı =)
  Asıl konumuza gelecek olursak, düşündüm de daha önce hiç izlediğim dizilerden bahsetmedim. Açılışı Sherlock ile yapayım. Bir adet afilli afişini asayım ve devam edeyim.



  En beğendiğim dizi diyebilirim. Sherlock'un filmlerini bu kadar beğenmedim.  Gerçi dizinin her bölümü de film tadındaydı. Bir buçuk saatlik 3 bölümden oluşuyor bir sezon. İlk iki sezon yayınlandıktan sonra izlemiştim ben. Özellikle ikinci sezonu ağzım açık izledim.
  Olaylar günümüz İngiltere'sinde geçiyor olsa da çok iyi uyarlandığını söylemeliyim. Müzikler, mekanlar ve tabii oyuncular kaliteli olunca, size de izlemek düşüyor.  Dizinin başlangıç müziğini açın ve Baker Street' de yürümeye başlayın.



  Bir Sherlock bu kadar iyi canlandırılabilirdi. Benedict Cumberbatch bu rolle gönüllerimize taht kurdu. Kendisinden daha önce bahsetmiştim. Okumayanları bu yola davet ediyorum.  Okuyanlar benimle devam edebilirler. 
  Lisede İngiliz İngilizcesi gördüğümüzden midir bilmiyorum ama, Amerikan İngilizcesi'ne tercih ederim.  Lakin Sherlock çok hızlı konuşuyor. -.- Alt yazısını bile durdurup okuduğum oldu.  Sherlock konuşmadıkça zihnindekileri anlayamıyorsunuz. Bu yüzden olayları çözmekle yormayalım kendimizi.


 Dr. Watson'ı canlandıran Martin Freeman ise adeta içimizden biri. O aslında bizi yansıtıyor dizide. Saf, duygusal biri. Oyunculuğunu çok beğendiğim biri. Zaten Hobbit'te de şaşırtmadı bizi.
 Dr. Watson ile Sherlock'un tuhaf diyalogları diziye ayrı renk katıyor. Hele bir de ikilinin tuhaflıklarını artık normal bulan ev sahibesi Bayan Hudson. 
  Karakterlerden bahsetmişken Jim Moriarty'yi anmasak haksızlık olurdu. Psikopatlıkta nirvanaya ulaşmış karakterimize sevgilerimizi ve bir kutu kekimizi yollamak isterdim.


Neyse Moriarty'yi de en az Sherlock kadar seveceksiniz. Onun psikopatlıkları hoşunuza dahi gidecek. Bir anda kendinizi onun oyunları içerisinde bulacaksınız. Diziyi izlerken nerede bu manyak diye düşüneceksiniz. Kısacası, 'Yaşasın Kötülük!! naralarına eşlik edebilirsiniz.  Hangimiz Moriarty'nin telefon melodisini kendimizin telefonuna uyarlamadık ki? Yapmadıysanız buyrun siz de katılın aramıza.



 Ne çok övdüm ama kötü karakteri.  İlk iki sezonu izledikten sonra bir buçuk sene kadar üçüncü sezonun yayımlanmasını bekledik. Bekledik de ne gördük?
Neden çekildi ki şimdi bu?
Bu karaktere gerek var mıydı?
Oldu mu Sherlock?
6 kaliteli sezondan sonra bu yapılır mı bize?
dedirten bir sezonla karşılaştık. Yine de izledik. Ama hiç çekilmemiş gibi düşünenlerimiz de var aramızda. Biz hala Baker Street 221B de 4. sezonu beklemekteyiz. Fragmanı yayımlandı. Oldukça da güzel bir fragman sundular bize. Ve adeta 'bekleyin, beklemenize değecek' dediler.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder