Merhabalar sokak sakinlerim. Nasılsınız? Ben iyiyim, neyse ki hastalığı atlattım. Akşamları Osmanlıca çalışmaya devam ediyorum. Ama biraz zorlanıyorum. Rika hattı daha zor. Donmak kelimesini dönek diye okuyorum dahası anlamını bilmediğim çok kelime oluyor. Haliyle kitap karşısında hecelemeye başlıyorum =D Ama azimliyim sonuna kadar götürücem. Hayalim mezar taşlarını okumak ve mümkün olduğu kadarını arşivlemek. İnşallah bu arzumu gerçekleştirme fırsatını bulurum.
Düşündüm ve bu yazının ardında musikiyi konuşmak, ona kulak vermek daha iyi olur. Benim için musikide en önemliler sıralaması şu şekildedir:
- Hafız Sami
- Tanburi Cemil Bey
- Itri (Buhurizade Mustafa Bey)
- Hacı Arif Bey
Tabi bu liste uzatılabilir. Zekai Dede, Hafız Burhan, Hafız Şaşı Osman, Mesut Cemil,Hafız Kemal, Hafız Yaşar, Tenekeci Mahmut, Münir Nurettin Selçuk, Sultan III. Selim...
Ben orta okul zamanlarımdan beri dinliyorum. Tek değildim, ablam da musikiyi çok sever. Evde uzun saatler dinleyebildim. Müziği kulaklık takıp dinlemeyi pek seven biri değilim. Evdeysem açarım radyomu dinlerim.
Şöyle yapayım. Kuru kuru gitmiyor. Hafız Sami dinleyelim ve devam edeyim konuşmama.
İlk sıraya koydum Hafız Sami'yi. Sadece musikide değil benim için müziğin başıdır. Blogumu ilk açtığımda da yine kendisini ilk sıraya koydum. Bu semai Zekai Dede'ye ait. Lakin Hafız Sami ne kadar güzel söylemiş. Gerçekten de bülbül gibi pür oldu cihan nağmelerinden. Allah kendisinden razı olsun. Şükürler olsun ki en azından plak kayıtları var elimizde. Kur'an ve mevlüt kayıtları bulunmasa da. Keşke onları da dinleyebilseydik.
Hafız Sami'nin hüzünlü bir hayat hikayesi var. Trt Nağmede vaktiyle Saz ve Söz Meclisi isimli bir programda Hafız Sami konu edilmişti. Programın o kaydını dinlemenizi tavsiye ederim. Hafız Sami'nin hayatı ile ilgili bilgileri bizlere veren Ali Rıza Sağman'ın bir kitabı. O dönemde yaşayıp Hafız
Sami'yi canlı dinleyebilmiş insanlara çok imreniyorum.
Tanburi Cemil Bey'i ayrı severim. Çok şükür onun da
plak kayıtları var elimizde. Cızırtılı plaklardan dinlemenin verdiği tat
bambaşka. Tanburi Cemil Bey ve Hafız Sami aynı devirde yaşamış. Hatta Tanburi
Cemil Bey'in, Hafız Sami'yi dinledikten sonra: 'Senin olmadığın mecliste tanbur
çalmak bana haram olsun' dediği söylenir. Ama elimizde ikisinin beraber yaptığı
bir kayıt bulunmamakta.
Tanbur demişken Mesut Cemil'i de dinleyin. Arkasında
plağın cızırtısı olan her müziğe kıymet verin.
Hacı Arif Bey'den bahsetmek istiyorum biraz da. Hacı
Arif Bey aynı zamanda sarayda musiki dersi veren biriydi. Leyla Saz Hanım
hatıralarında kendisinden şöyle bahseder:
Ünlü Usta Hacı Arif Bey yetenekli olduğu kadar, çok da yakışıklı bir erkekti. Ona aşık olan saraydan bir kız, aşkını saklamayı başarmış, fakat sonunda verem olmuştu.
Hacı Arif Bey'in taş plak kaydı maalesef yok elimizde. O zamanlar daha icat edilmemişti. Ama onun eserlerini günümüzde devam ettirenler de var.
Musıki o dönemde meşk edilmiş. O dönemde kemençe ve zurna
bile ne kadar naif kullanılmış musıkide. Nasıl oluyor da günümüzde bu denli
hunharca kullanılabiliyor anlamıyorum. Günümüzde yapılana ben müzik demiyorum.
Onu yapanlara da sanatçı demiyorum. İçlerinde kaliteli müzik yapanlar parmakla
sayılabilecek kadar az.
O yüzden gelin siz de musıkiye kulak verin. Buyrun efendim
iyi dinlemeler.
Sultan Selim III
Hafız Burhan'ın Makber'i
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder